cengiz numanoğlu i̇badet şarkı sözleri

Küçük bir tebessüm, içten bir selâm, Dosta hatır soran, bir iki kelâm, Kısaca diyor ki, insana İslâm; İhlâsla yaptığın, herşey ibâdet… **** Doğuştan var olan, îman özüyle, İlimler kaynağı, Kur'ân sözüyle, Maddeye hükmeden, gönül gözüyle; Herşeyde bir mânâ, görmek ibâdet… **** Kalbin, ‘istem dışı' vuruşlarını, Göklerin, direksiz duruşlarını, Maddenin verdiği, ipuçlarını; Akıl tığlarıyla, örmek ibâdet… **** Bahar tenindeki, binbir kokudan, Binbir kanattaki, renkli dokudan, Balıktaki pul pul, gümüş takıdan; Onu ‘Vâreden' e, varmak ibâdet… **** Gönül buzlarını, sevgiyle delmek, Melekle insanın, farkını bilmek, Kulda kusur varsa, affedip silmek, Kırılmış bir kalbe, girmek ibâdet… **** Ölümün açtığı, derin yarayı, Kapatmaz.. Versen de, köşkü sarayı. Bir evlâd kaybeden, bahtı karayı, Dilin merhemiyle, sarmak ibâdet… **** Bakıp da kişinin amellerine, Dünyayı terkedip, giden birine; Cennet cehenneme hüküm yerine, Kulluk sınırında, durmak ibâdet… **** Bir ‘fiskos' modası, almış yürürken, Gıybet, günden güne, rağbet görürken, Şeytânî dürtüler, nefsi bürürken, Diline bir kilit, vurmak ibâdet… **** 'Neme lâzım” sözü, korkuya perde, Hiçbir zaman devâ, olmadı derde. Zorbanın, hükümdâr olduğu yerde; Mazlum hesabını, sormak ibâdet… **** Bir rüyâ tokluğu, dünyalık sefâ, Gör ki; ne cânânda, ne canda vefâ. O Dost pınarından, günde beş defa; Secde şerbetini, içmek ibâdet… **** İftar saatinde, paslı dillerle; Sağnak dualardan, kopan sellerle; Yedi kat semâyı, delen ellerle; Nîmet sofrasını, açmak ibâdet… **** Şeytan der ki: zinâ, içki ve kumar, Beşere vurduğum, en büyük şamar, Vah ki; o şamardan kimler ne umar.. Dost ile düşmanı, seçmek ibâdet… **** Sanma ki; mezarlık, tenhâ, korkulu, Duâlar bekleyen, ruhlarla dolu. Kim ki; kabristana, düşerse yolu; Bir fatihâ ile, geçmek ibâdet… **** Hakk aşkıyla doruklara çıkıp da; Beytullah'a, kalp gözüyle bakıp da; Gönül tüllerinden, kanat takıp da; O çorak çöllere, uçmak ibâdet… **** Servet, şöhret, makâm, nişan ve ünvân; Hepsi, bu dünyada birer imtihan. Tut ki; alkışlarla, dolsa da cihân, Gurur ve kibirden, kaçmak ibâdet… **** Firdevs'e adaydır, gelen her beden, O'na ancak varır, Kur'ân'la giden. Bize fırsat için, ömür lûtfeden; Lâtif Sevgili'ye, azdır ibâdet… **** En zorlu düşmana, savaşlarıyla, Mekke'de atılan, çöl taşlarıyla, Dökülen, pişmanlık göz yaşlarıyla; Sel sel Arş'a taşan, hazdır ibâdet.. **** Allah aşkı ile, dolanlar için; O yüce makâm'ı bulanlar için; Namazı, mîraç'la, kılanlar için; Âşıktan Mâşûk'a, nazdır ibâdet… **** Vehim sislerini, alıp götüren, Vâroluş sırrını, çözüp bitiren, Ruh ile maddeye, ‘bir'lik getiren, Mânâ hamurunda, özdür ibâdet… **** Hani, kâinatın sınırı nerde? Göz nereye baksa, bir kara perde. Fizik ilimlerin, sustuğu yerde; Karanlığı delen, gözdür ibâdet… **** Biliyorsa eğer, göz bakmasını; Bir ziyafet görür, çorba tasını. Dünya sofrasının, her lokmasını, Nîmet bilinciyle, tatmak ibâdet… **** Her gece, uykuya dalmadan önce; Hesaba dalıp da, inceden ince; Rabb'in huzurunda, durup kalbince, Şehâdet getirip, yatmak ibâdet… **** O, sabâ makâmı, tiz perdelerden, Çağlayıp inerken, minârelerden, Yağarken sabahın nûru seherden; Yorganı fırlatıp, atmak ibâdet… **** Bir görünmez kazâ, olsa da neden, Hasta yatağında, kıvransa beden, Mevlâ'dan gelene, isyân etmeden, Sancılara sabır, katmak ibâdet… Ahlâkın güzeli, Rabb'in nîmeti; Kusur gizleyene, açar Cenneti. Taa mezara kadar, dost emâneti; Sırları kusmadan, yutmak ibâdet… **** Şu insan bedeni, gör ki; mû'cize, Her hücresi Hakk'tan emânet bize, Damla karışmadan, henüz denize; Nefes kıymetini, bilmek ibâdet… **** Elinde neşterle, hasta başında; Belinde silahla, sınır taşında; Yol kesen eşkiyâ, kâtil peşinde; Görev inancıyla, dolmak ibâdet… **** İnsanı hor görüp, küçümsemeden, Peşin yargılarla; 'câhil” demeden, Cübbesiz olsa da, her kim söz eden; İlim payı varsa, almak ibâdet… **** Herşeyde bir sebep, vardır elbette; Bütün düğümlere, çözüm niyette. Yaşanan her hayır ve musibette; İlâhî bir mesaj bulmak ibâdet… **** Bilim; temellere, hızla inerken, Kubbede güneşler, yanıp sönerken; Mikrodan makroya, bu çark dönerken; Durup, düşünceye dalmak ibâdet… **** Bu ölüm telâşı, bu korku neden? Ayrılacak bir gün, can ile beden. Gerçeği görüp de; henüz ölmeden; Ölümle, arkadaş olmak ibâdet… **** Kimi görmez, önündeki aşını, Dolu görür, başkasının boşunu, Bırakıp da, kıskançlığın peşini, Hasedi, şükürle yıkmak ibâdet… **** Sevgi; sabunudur, gönül kirinin. Rahmet bedeli var, her özverinin. Hele bu dünyadan, giden birinin; Varsa, kul borcunu, silmek ibâdet… **** Geçim çarkı, helâl suyla dönerken, Yollara düşüp de, her sabah erken, Allah'ın adıyla, işe giderken; Atılan her adım, ayrı ibâdet
Sanatçı: Cengiz Numanoğlu
Türü: Belirtilmemiş
Ajans/Yapımcı: Belirtilmemiş
Şarkı Süresi: -
Toplam: kayıtlı şarkı sözü
Cengiz Numanoğlu hakkında bilgi girilmemiş.

Fotoğrafı