Suskun Çığlık

Şans gezmiyor bu civarda Kılıktan kılıkta düşünceler ara sokaklarda Karanlık ağırdan doğar Özlemler kapı duvar Gözleri dolar Işık uzaklarda Kaç palavra sıkarsan sık Kandıramazsın eceli Sonda tekte avlayacak iki heceli Şişeler oyacak kemiklerini Yollar işkenceli Oyun tahtasında gezen zarlar baya bi şikeli On parmağınız kaç kahpelikle mukaveleli ? Sessizliğin ortasından bakan bir çift kaotik Nadasa kilitler tohumlarını Bekler bulutların isyanını Hissiz gülümsemeler Tekinsiz işaretler Bu oyunu sever Lakin dili de iyi bilir ki zehirli kafiyeler Zehirli kafiyeler Zehirli kafiyeler Dili de iyi bilir ki zehirli kafiyeler Büyür semalarımda bu karanlık Çöker gökyüzü göğsüne İçinde suskun çığlık Ayrılık kokar tutuşan tutkusuz parmaklar Zindanında alev alan demir parmaklıklar Kalbimdeki parkta sallanan salıncak konuksuz Kalıpları yerle yeksan etti yürüyen yolsuz Sızarken vurdular sırtından Can verdi uykusuz Sonsuzluğun içine bırakılmış bir yurtsuz Usul usul keser gerçekler Saki ustalıkla cama işler Veda etmek can vermekten daha beter Aklımda diyen aklını tekmeler Üç başlı belalar üç maymunu zehirler Kırdığınız potlar rezil eder Reziller kepçeler kepazeler resmeder Can canisini kendi eliyle seçer Tükendi yaşım Yarınım Bir nefes saplıyor bin hançer Kaçsın gidenler Sırtlasın içindekiler Hesaplar küçüldükçe Sıraya girer zebaniler Büyür semalarımda bu karanlık Çöker gökyüzü göğsüne İçinde suskun çığlık Ayrılık kokar tutuşan tutkusuz parmaklar Zindanında alev alan demir parmaklıklar